Hakan Fidan ziyaretinin sırları: Çin iki şüphesi… Türk-İslam şehirleri detayı… Mehter eleştirisi… Krizden dönüldü
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, aynı zamanda ÇKP Merkez Komitesi Siyasi Büro üyesi olan Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin daveti üzerine 3-5 Haziran 2024 tarihleri arasında Çin’e resmi bir ziyarette bulundu. Ziyarette Türkiye’de çok tartışılan Sincan Uygur meselesiyle ilgili Bakan Fidan’ın ifade ettiği görüşler Türkiye ile Çin’in bu noktada birbirine yaklaştığını gösterirken, Türkiye’nin ‘Tek Çin’ ilkesini desteklediği de düşünülürse iki ülke arasındaki ihtilaf alanlarının daraldığı söylenebilir. Ancak Fidan’ın ziyareti sırasında bir Türk savaş gemisinin Tayvan Boğazı’ndan geçiş yapması ve Fidan’ın Uygurların yaşadığı kentleri ‘Türk-İslam’ şehirleri olarak adlandırması Çinlilerde şüphe yarattı.
Ancak Fidan, Çinli dostlarıyla yaptığı görüşmelerde Uygur meselesine ilişkin, “Özellikle Uygur meselesini bir zenginlik meselesi olarak görüp burada herhangi bir sorun alanı görmeden, buradaki özellikle Uygurların kültürel hakları ve yaşamları konusunda dünyada ve İslam dünyasında oluşan algının değiştirilmesi Çin’in de lehine, bizim de lehimize, herkesin lehine. Dolayısıyla bizim dediğimiz her zaman için şu; biz Çin’in tek Çin politikasını destekliyoruz, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini destekliyoruz.” ifadelerini kullandı. Buna rağmen iktidar yanlısı çevrelerden Uygurlarla ilgili Çin’in hassasiyetlerini gözetmeyen çıkışlar geldi.
Amerikancı çevrelerin Türkiye ve Çin’in ikili ilişkilerine gölge düşürmek için ürettiği argümanlar Türk basınına yansıdı. Özellikle bazı iktidar yanlısı gazeteler Fidan’ın ziyareti boyunca bazı grupların ayrılıkçı Uygur taleplerini destekleyen yayınlar yapması ve savaş gemisinin Tayvan Boğazı’na gönderilmesi iktidar cenahında Çin konusunda iki farklı çizginin olduğu fikrini uyandırdı.
ÇİNLİ AKADEMİSYEN YAZDI
Şanghay Üniversitesi, Türkiye Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü Doç. Dr. Yang Chen’in Harici’de yayınlanan yazısına da bu şüphenin gölgesi düştü. Yang Chen, “Benim bakış açıma göre bu ziyaretin bazı arka planları var.” diyerek Fidan-Wang Yi görüşmesinin hangi koşullar altında gerçekleştiğini özetliyor. Yang Chen, şöyle yazdı:
“Türkiye için Mart 2024’te yapılan yerel seçimler hükümet ve halk için büyük bir sürprizle sonuçlandı ve muhalefetin kazanmasının nedenlerinden biri de ekonomik sorunlar. Çin ise son birkaç yılda birçok Arap ülkesi ile ilişkilerini güncelledi. Bununla birlikte, bazı nedenlerden dolayı, Çin ve Türkiye’nin diplomatik gündemlerinde hala üst sıralarda yer almayan stratejik bir işbirliği ilişkisi meselesi var. Ayrıca, dünya sistemik bir krize tanıklık ediyor. Rusya-Ukrayna çatışması ve Filistin-İsrail çatışması herhangi bir ateşkes belirtisi göstermediği gibi giderek şiddetlenmekte ve uzun süreli bir savaşa, mevzi savaşına ve yıpratma savaşına dönüşmektedir. Bu bağlamda, yükselen ve gelişmekte olan bir ülke olarak Çin ve Türkiye birçok ortak çıkarı paylaşmaktadır ve krizi çözmek için birlikte çalışmalıdır.”
ORTAK NOKTALAR-İŞBİRLİĞİ ALANLARI
Yang Chen, Fidan’ın ziyaretinin Wang Yi’nin geçen yıl Türkiye’ye yaptığı ziyarete iadeiziyaret olduğunu belirttikten sonra 12 yılın ardından Fidan düzeyinde bir Türk yöneticinin ilk kez Uygur bölgesine gittiğini de vurguluyor. Chen, Türkiye ve Çin’in ortaklaştığı başlıkları aktardıktan sonra her iki ülkenin Ukrayna Savaşı’nda Rus karşıtı kampa katılmamasını ve Filistin’de adil bir çözümü desteklediklerini vurguluyor.
Chen, Türkiye’nin Kuşak-Yol girişimindeki pozisyonunu ele aldıktan sonra BRICS üyeliğini hedeflediğini de açıklıyor. Chen, Türkiye ve Irak’ın öncülük ettiği Kalkınma Yolu Projesi’nde Çin’in nasıl bir rol üstlenebileceğinin de tartışıldığını yazdı.
“TÜRK-İSLAM ŞEHİRLERİ” KAYGI YARATTI
Yang Chen, bütün bu olumlu değerlendirmelerin ardından ‘Türk yetkililerinin bazı açıklamaları olumsuz çağrışım yarattı’ başlığı altında Çinlilerin bazı şüphelerini dile getirdi. Chen şöyle yazdı:
“Türk yetkilileri tarafından yapılan bazı açıklamaların çok tuhaf olduğunu görüyorum, bu da Çinlileri Türkiye’nin samimiyeti konusunda şüpheye düşürüyor.
Örneğin, Türkiye Dışişleri Bakanı Urumçi ve Kaşgar’ı İslam-Türk şehirleri olarak adlandırdı. Bu ifade çok garip, çünkü biz Çinliler hiçbir zaman Çin şehirlerini tanımlamak için İslami, Türki, Hristiyan, Budist gibi kelimeleri kullanmayız, bu da Çinliler arasında birçok olumsuz çağrışımı tetiklemiştir. Bir başka örnek olarak,
Türkiye Dışişleri Bakanı’nın Çin ziyareti vesilesiyle, Türk donanmasına ait bir Yavuz fırkateyni Tayvan Boğazı’nı geçerek Doğu Çin Denizi’ne girmiş ve PLA 052D füze destroyerinin takip ve izleme yapmasına neden olmuştur. Türkiye’nin donanma fırkateyninin bu hareketinin Çin’in temel çıkarlarını ihlal ettiği açıktır.”
Chen, bütün bunların ardından ziyaretin Türkiye-Çin ilişkilerinin geliştirilmesindeki önemine vurgu yaparak iki ülke ilişkilerinin serüvenini ‘iki adım ileri bir adım geri’ olarak tanımlıyor.